Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Yunanca "seviyorum", "ardından gidiyorum", "arıyorum" gibi anlamlara gelen "phileo"sözcüğü ve "bilgi", "bilgelik" anlamlarına gelen "sophia" sözcüğünün birleşiminden oluşan felsefenin sözcük anlamı, "bilgelik sevgisi" ya da "bilgi sevgisi"dir. Yani bilgeliğe ve bilgiye değer vermek, onları önemsemek ve hatta en değerli şeyler olarak görmektir.
Felsefe (philosophia) terimi ilk kez, İlk Çağ'ın ünlü Yunan matematikçisi ve filozofu Pythagoras (Pisagor), (MÖ 580-500) tarafından kullanılmıştır. Buna göre felsefe kelime anlamı olarak bilgelik sevgisi ya da hikmet arayışı demektir. Bilgelik (hikmet) ise varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilginin ortaya çıkması veya bir insanın böyle bir bilgiye sahip olabilecek ölçüde olgunluğa ermesi hâlidir.
Bu arayış içerisinde bilgeliği seven bilgiyi arayan ve ona ulaşmak isteyen kişilere filozof (philosophos) denir. İnsan yaşamını ilgilendiren her şey hakkında akıl yürütüp bunları felsefi problem konusu yapabilen filozof, doğru olduğunu bildiğimiz ya da böyle olduğuna inandığımız her şeyi sorgulayabilir; insanın,Tanrı'nın, dinin, dış dünyanın varoluşuyla, bilginin kaynağı ve sınırlarıyla, bilimle, sanatla ve daha birçok konuyla ilgili sorular sorabilir. Filozof sadece soru sormakla yetinmez; yaratıcı bir düşünüş, eleştirici ve sorgulayıcı bir tavır ve bakış açısıyla bu sorulara yanıtlar arar. Felsefe ile uğraşan ve fikirlerini tutarlı, temelli, mantıklı bir biçimde ortaya koyabilen ve bunları yaparken de her türlü eleştiriyi ve yargılamayı göze alabilen, bunun yanında fikirlerine karşı oluşabilecek muhalefetleri de mantık çerçevesinde yumuşatabilecek insanlara"filozof" adı verilmiştir. Filozoflar, büyük sorumluluklarla yaşamaya uygun insanlardır; çünkü onlar, hissetmeden önce düşünürler.
Başlangıçta tüm bilim ve disiplinleri içeren felsefenin, daha sonra kendisinden ayrılan tüm diğer disiplinlerden konusu ve yöntemiyle ayrıldığı görülmektedir. Felsefenin konuları; genel olarak varlık, bir bütün olarak evrenin kendisi ve insanın eylemlerini, yaşamını ve yazgısını en temel bir biçimde etkileyen şeylerdir. Bilim bilgi verir, felsefe ise bilginin ne olduğunu, neyi ve nasıl bilebileceğimizi araştırır. Bilimlerin ayrı ayrı ele aldığı konuları felsefe, bir bütün olarak ele alır ve bu bağlamda en genel ilkelere ulaşmaya çalışır.
Felsefenin bilgiyi arama faaliyetinin temelinde insandaki soru sorabilme niteliği vardır. Gerçekten de insan, diğer canlılarla karşılaştırıldığında soru sorabilen biricik varlıktır. Bu durum onun, maddi ve tarihî şartlardan, içinde yaşadığı olaylar zincirinden kendini soyutlayarak onlar karşısında tavır aldığını gösteren en belirgin özelliğidir. Bu sayede insan; kendine has bir özgürlüğe, evreni tanıyabilme kabiliyetine ve değerlere yönelebilme gücüne sahip olur. Bu sorular içinde öyleleri vardır ki bunların muhtemel cevapları, ne günlük hayatta elde ettiğimiz bir bilgi ne duyularımızın bildirdiği dış dünya hakkındaki izlenimler ne de bilimlerin inceledikleri olaylar ve bağlı bulundukları sebep - sonuç ilişkileri ile ilgilidir. Bunlar, günlük yaşayışla ilgili kaygıların, somut bir eser meydana getirme amacından doğan problemlerin giderilmesiyle alakalı değildir. Fakat belki, bütün bunları ve yukarıda sözü edilen her türlü bilgiyi kazanılmış varsayarak onları aşmaya ve temellendirmeye çalışan sorulardır. Genel bir yaklaşımla, düşünme faaliyeti içinde kullandığımız veya karşılaştığımız kavramların anlamını yakalamaya çalışan "Nedir?" tarzında sorulan sorular ile varlığın özünü, insan bilgisinin imkân ve sınırlarını, insanın evrendeki yerini, davranışlarında uyması gereken doğru prensipleri belirlemeyi kendine amaç edinen sorular bu türdendir. İşte bunlar, felsefi soru adını alırlar ve "varlık", "bilgi" ve "değer" hakkında toplu bir görüş, bütün bir bilgi elde etme amacı güderler. Öte yandan felsefede, fizik, kimya, biyoloji gibi ayrı ayrı doğa bilimlerinde olduğu gibi, ilgili alanlarla yakınlık kurmak için öğrenilmesi mutlak gerekli belirli bir olay veya olaylar gurubu, bu olaylar arasında mevcut zorunlu sebep - sonuç ilişkileri yoktur. Felsefe, önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir bilgidir; bir "refleksiyon" dur. Zihin elde etmiş olduğu bilgiler üzerine yeniden dönerek, onları bir tenkit ve değerlendirme süzgecinden geçirir. Buradan yeni bir şey öğrenilmemekte fakat zaten hazır olan bilgiler evren, insan ve değer bütünlükleri içerisinde yeniden ele alınmaktadır. Felsefenin en son amacı, varlığı bütünlüğü içerisinde temellendirmektir.
Felsefe bir düşünce faaliyetidir. Soru sorabilme yeteneğine dayanır. Belirli türden sorularla felsefe, insanların kendileri ve yaşamın anlamı üzerinde düşünmelerini sağlar. İşte bu düşünme faaliyeti sonucunda felsefe bilgisi adını verdiğimiz bilgi türü ortaya çıkar. Felsefenin ne anlama geldiğini daha iyi kavrayabilmek için bilginin ne olduğunu ve kaç tür bilgi olduğunu öğrenmemiz gerekir.
Tarih: 2016-04-22 11:56:20 Kategori: Felsefe
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Felsefe'nin Tanımı Nedir
Felsefe (philosophia) terimi ilk kez, İlk Çağ'ın ünlü Yunan matematikçisi ve filozofu Pythagoras (Pisagor), (MÖ 580-500) tarafından kullanılmıştır. Buna göre felsefe kelime anlamı olarak bilgelik sevgisi ya da hikmet arayışı demektir. Bilgelik (hikmet) ise varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilginin ortaya çıkması veya bir insanın böyle bir bilgiye sahip olabilecek ölçüde olgunluğa ermesi hâlidir.
Bu arayış içerisinde bilgeliği seven bilgiyi arayan ve ona ulaşmak isteyen kişilere filozof (philosophos) denir. İnsan yaşamını ilgilendiren her şey hakkında akıl yürütüp bunları felsefi problem konusu yapabilen filozof, doğru olduğunu bildiğimiz ya da böyle olduğuna inandığımız her şeyi sorgulayabilir; insanın,Tanrı'nın, dinin, dış dünyanın varoluşuyla, bilginin kaynağı ve sınırlarıyla, bilimle, sanatla ve daha birçok konuyla ilgili sorular sorabilir. Filozof sadece soru sormakla yetinmez; yaratıcı bir düşünüş, eleştirici ve sorgulayıcı bir tavır ve bakış açısıyla bu sorulara yanıtlar arar. Felsefe ile uğraşan ve fikirlerini tutarlı, temelli, mantıklı bir biçimde ortaya koyabilen ve bunları yaparken de her türlü eleştiriyi ve yargılamayı göze alabilen, bunun yanında fikirlerine karşı oluşabilecek muhalefetleri de mantık çerçevesinde yumuşatabilecek insanlara"filozof" adı verilmiştir. Filozoflar, büyük sorumluluklarla yaşamaya uygun insanlardır; çünkü onlar, hissetmeden önce düşünürler.
Başlangıçta tüm bilim ve disiplinleri içeren felsefenin, daha sonra kendisinden ayrılan tüm diğer disiplinlerden konusu ve yöntemiyle ayrıldığı görülmektedir. Felsefenin konuları; genel olarak varlık, bir bütün olarak evrenin kendisi ve insanın eylemlerini, yaşamını ve yazgısını en temel bir biçimde etkileyen şeylerdir. Bilim bilgi verir, felsefe ise bilginin ne olduğunu, neyi ve nasıl bilebileceğimizi araştırır. Bilimlerin ayrı ayrı ele aldığı konuları felsefe, bir bütün olarak ele alır ve bu bağlamda en genel ilkelere ulaşmaya çalışır.
Felsefenin bilgiyi arama faaliyetinin temelinde insandaki soru sorabilme niteliği vardır. Gerçekten de insan, diğer canlılarla karşılaştırıldığında soru sorabilen biricik varlıktır. Bu durum onun, maddi ve tarihî şartlardan, içinde yaşadığı olaylar zincirinden kendini soyutlayarak onlar karşısında tavır aldığını gösteren en belirgin özelliğidir. Bu sayede insan; kendine has bir özgürlüğe, evreni tanıyabilme kabiliyetine ve değerlere yönelebilme gücüne sahip olur. Bu sorular içinde öyleleri vardır ki bunların muhtemel cevapları, ne günlük hayatta elde ettiğimiz bir bilgi ne duyularımızın bildirdiği dış dünya hakkındaki izlenimler ne de bilimlerin inceledikleri olaylar ve bağlı bulundukları sebep - sonuç ilişkileri ile ilgilidir. Bunlar, günlük yaşayışla ilgili kaygıların, somut bir eser meydana getirme amacından doğan problemlerin giderilmesiyle alakalı değildir. Fakat belki, bütün bunları ve yukarıda sözü edilen her türlü bilgiyi kazanılmış varsayarak onları aşmaya ve temellendirmeye çalışan sorulardır. Genel bir yaklaşımla, düşünme faaliyeti içinde kullandığımız veya karşılaştığımız kavramların anlamını yakalamaya çalışan "Nedir?" tarzında sorulan sorular ile varlığın özünü, insan bilgisinin imkân ve sınırlarını, insanın evrendeki yerini, davranışlarında uyması gereken doğru prensipleri belirlemeyi kendine amaç edinen sorular bu türdendir. İşte bunlar, felsefi soru adını alırlar ve "varlık", "bilgi" ve "değer" hakkında toplu bir görüş, bütün bir bilgi elde etme amacı güderler. Öte yandan felsefede, fizik, kimya, biyoloji gibi ayrı ayrı doğa bilimlerinde olduğu gibi, ilgili alanlarla yakınlık kurmak için öğrenilmesi mutlak gerekli belirli bir olay veya olaylar gurubu, bu olaylar arasında mevcut zorunlu sebep - sonuç ilişkileri yoktur. Felsefe, önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir bilgidir; bir "refleksiyon" dur. Zihin elde etmiş olduğu bilgiler üzerine yeniden dönerek, onları bir tenkit ve değerlendirme süzgecinden geçirir. Buradan yeni bir şey öğrenilmemekte fakat zaten hazır olan bilgiler evren, insan ve değer bütünlükleri içerisinde yeniden ele alınmaktadır. Felsefenin en son amacı, varlığı bütünlüğü içerisinde temellendirmektir.
Felsefe bir düşünce faaliyetidir. Soru sorabilme yeteneğine dayanır. Belirli türden sorularla felsefe, insanların kendileri ve yaşamın anlamı üzerinde düşünmelerini sağlar. İşte bu düşünme faaliyeti sonucunda felsefe bilgisi adını verdiğimiz bilgi türü ortaya çıkar. Felsefenin ne anlama geldiğini daha iyi kavrayabilmek için bilginin ne olduğunu ve kaç tür bilgi olduğunu öğrenmemiz gerekir.
Tarih: 2016-04-22 11:56:20 Kategori: Felsefe
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx